8 Şubat 2013 Cuma

Denizcilerin içindeki darbe ukdesi / Bülent Korucu

Alper Görmüş’ün bir yıl önce yayımlanan kitabı ‘Darbe Günlükleri: İmaj ve Hakikat’, altı çizilecek okunmayı hak eden bir çalışma. Ben de öyle yaptım.

Geç kalmışlığımı mesele yapmayacaksanız notlarımı sizinle paylaşmak istiyorum. Balyoz davası sanığı eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlükleri, yalnızca cuntaların izini sürmek için değil, yaşadığımız birçok olayı anlamlandırmak adına ipuçları veriyor. Yazının başlığını ‘Bunları biliyor muydunuz?’ diye de atabilirdim. Zira tam öyle bir metin çıkarmaya çalışacağım.

    -27 Mayıs darbesine iştirak edemeyen denizcilerin, içinde bir ukde kaldığını ve sonraki girişimlerde ‘bari bu sefer geride kalmayalım’ psikolojisinin baskın geldiğini; Deniz Harp Okulu öğrencilerinin, karacı akranlarının darbede ön safta olmasına öfkelendiklerini; karacı takıntısının neredeyse bütün hayata yayıldığını ve Örnek’in ‘Bu toplumu Kara Kuvvetleri’nin etkisinden kurtarmak lazım.’ diye not düştüğünü; bilhassa Kara Kuvvetleri’nden bahsederken ‘biz’ diyen Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’na ağır eleştiriler sıraladığını… İsmet İnönü’yü 33 yıllık ‘Milli Şef’ koltuğundan indiren Bülent Ecevit’e hep içlerinde bir kızgınlıkla baktıklarını...

-TSK’da lojmandan bindiği arabaya, hatta üniformayı tamamlayan aksesuarlara kadar bir yarış yaşandığını ve bunların bazen kriz boyutunda sıkıntılara yol açtığını… Emekli üst düzey komutanların ‘koruma’ adı altında lüks lojmanlarda toplanmasının israftan daha büyük zararları olduğunu… Örnek’in bunu anlatırken, dedikodu yapıldığından, devleti ve TSK’yı idare etmeye çalışıldığından şikâyet ettiğini…

-Hilmi Özkök döneminde yargılanıp mahkûm olan Deniz Kuvvetleri Komutanı Erdil hakkındaki iddiaların yıllardır bilindiğini ama gereğinin yapılmadığını… Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun kendisine sunulan raporları ‘TSK’da bazen görev dürüstlükten önemlidir.’ diyerek işleme koymadığını... Hükümetlere karşı mücadelede OYAK’ın, parasal kaynak sayıldığını ve büyütmeye çalışmayan komutanların vatana ihanetle suçlandığını… Daha 2004’te Anayasa Mahkemesi’nin ‘son kale’ olarak nitelendiğini…

-Özden Örnek’in sivillerle çok yakın ilişki içinde olduğunu, üniversite kesimine talimat verecek kadar etkisi bulunduğunu, ziyarete gelenlere “Öncelikle bir lider bulun ve seçimlere kadar zamanı iyi değerlendirin. Demirel, seçilecek lidere desteğini açıklasın. Bu lider genç ve paralayıcı olsun, akıllı olmasına gerek yok.” dediğini; TÜBİTAK atamaları dâhil birçok kuruma müdahale ettiğini…

-Darbe hazırlıklarıyla ilgili olarak Genelkurmay Başkanı Özkök’ün, “Bütün belgeler elimde, bunları devletin arşivine geçireceğim. Tarihî bir görevdir.” dediğini; KKK Aytaç Yalman’ın daha sonra bu bilgiyi teyit ettiğini…

-Darbe konusunda en heyecanlı ve talepkâr kişinin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur olduğu iddiasını Örnek’in defalarca tekrar ettiğini; Eruygur’un toplu hareket dışında ferdî planlarının da kayıtlara girdiğini…

Yalman’ın “Adam sadece bizim kararlaştırdığımızı değil, onun dışına çıkarak neler yapmış. Çoğundan benim bile haberim yok. Yaşar’ı (Büyükanıt) harcamak için de çok uğraştılar.” dediğini…

-Brifing adı altında Başbakan Erdoğan’ı karşılarına alıp ‘değiştiğini bize ispatla, her adımı bize soracaksın’ gibi ağır ithamlarla sindirmeye çalıştıklarını… YÖK ve Büyükşehir Yasası’nın sorulmamasına çok bozulduklarını… Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın ziyarete gelip “Hükümet sizi dinlemiyorsa tekmeyi vurursunuz gider.” diye akıl verdiğini… Günlüklerde ‘Sarıkız kapsamında yaptıklarımız’ diye başlayan cümleler olduğunu; dört komutanın el el üstüne koyarak sözleştiğini ve Örnek’in bunu komik bulduğunu…