13 Nisan 2012 Cuma

28 Şubat'ın kozmik odası

Siyasal sistemi darbe hukukuyla tanzim edilen bir ülkede, darbecilerle mücadele kolay olmuyor.
Her on yılda bir yöntemlerini modifiye eden darbeciler, güncelledikleri planlarla toplumda kendilerine muhtaç bir güç merkezi oluşturmuş. Darbelerden sonra halkın çoğunluğu ağır faturalar öderken, darbecinin dağıttığı rant ve statüden kazançlı çıkan önemli bir kesimin varlığı söz konusu. Bu kesim devam eden darbe davalarında olduğu gibi 28 Şubat soruşturmasında da devreye girdi hemen. Kendileri için yakıcı bir ateş gibi gördükleri soruşturmaları harlanmadan söndürme niyetindeler.
Tarihe '28 Şubat postmodern darbesi' olarak geçen müdahale, 'bin yıl devam etme' hedefli olduğu için diğerlerine göre daha fazla etki yaptı. Her darbe planında olduğu gibi 28 Şubat'ta da, şartları oluşturma ve müdahale sonrası süreçler yaşandı. Dün gözaltına alınanların büyük çoğunluğu, o dönemde Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda ve Genelkurmay Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı'nda çalışan personelden oluşuyor. Buradan hareketle, operasyonun 28 Şubat'ın kozmik odasından başladığını söylemek mümkün. Bu ekip psikolojik harekâtı nasıl ve kimlerle yaptı? Yargı bunları açığa çıkaracak. Şu ana kadar 28 Şubat'ta yapılan 'psikolojik savaş' örneğini içeren onlarca ıslak imzalı belge ve canlı şahit söz konusu. Andıç bunlardan sadece biri. Hasan Cemal'in 'Türkiye'nin Asker Sorunu' isimli kitabında gazeteci Cengiz Çandar, Genelkurmay'da tezgâhlanan 'psikolojik savaş'ın medya aracılığı ile uygulamaya konuluşuna birinci elden 'tanıklık' ediyor. "Andıç'ın arkasında yer alan generaller topluluğunu asla affetmeyeceğime kendimce ant verdim..." diyen Çandar, PKK'lı Şemdin Sakık'ın ifadesine yapılan müdahalelerle kendi hayatını karartanları isim isim anlatıyor. Sabah ve Hürriyet gazetelerinde kimin ne işler çevirdiği, Fatih Çekirge'nin, Çevik Bir ve Erol Özkasnak ile gazete arasında irtibat noktası haline gelişi ve daha birçok ayrıntı veriyor gazeteci Çandar. Çalıştığı gazete için "Postmodern darbenin zırhlı birlikleri gibi davranıyordu." diyen Çandar, şöyle bir kıyaslama yapıyor: "Daha önceki askerî müdahalelerde siviller 'destek gücü'nü, askerî biklikler darbe ya da müdahalenin 'vurucu gücü'nü oluşturmuşken, 28 Şubat'ta manzara tersine dönmüş; 'sivil kurumlar' askerî müdahalenin 'vurucu gücü'nü, askerî birlikler ise 'destek gücü'nü oluşturmuşlardır." Çandar'ın bu tespitinden sonra soruşturmanın askerle sınırlı kalacağını düşünmek mümkün mü?
Ergenekon başta olmak üzere, Balyoz planı, İnternet Andıcı, AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı ve 12 Eylül hakkındaki soruşturma süreçleri millete çok şey öğretti. Sanıklar yaptıkları eyleme yasal zırh büründürmek için bin dereden su getiriyor. 28 Şubat soruşturmasında o meşhur MGK kararına sarılacakları kesin. Ancak işleri zor. Çünkü ortaya çıkan hukuksuz uygulamaların ıslak imzalı belgeleri, kanun zırhına alınamayacak cinsten. Dünkü operasyon, demokrasiye tankın değil halkın ayar vereceğinin resmidir.