Aslında durum başlığa taşıdığım
ifadeden çok daha ötede anlamlar taşıyor. Çünkü Aselsan ve OYAK'ın
halkla olan ilişkilerini bir kenara bırakalım kendi üyeleriyle olan
irtibatları bile çok sorunlu. Altı halk açık olan Aselsan'ın üstü
tamamıyla devlete, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) diğer adıyla TSK
Güçlendirme Vakfı'na ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı'na bağlı. Bu nasıl
halka açık şirket ki, tepesinde emekli GATA Komutanı vardı. Hangi şirket
bu şekildeki bir tepe yapılandırmasıyla kâr edebilir. Eğer işleri
rekabet olmadan ve değeri hesap edilmeden direkt tepeden bir kararla
yönetirseniz istediğiniz yerini halka açabilirsiniz. Zarar diye bir
mefhum yok ki. Zararın hasını devlet ve Aselsan'a mecburen siparişe
veren ilgili kurumlar çekiyor. Ama onun da kılıfı hazır. Çünkü stratejik
işi yapıyorlar. Daha önce de bu konuları gündeme getirmiştim, ancak
henüz bir neticeye vardığım söylenemez. Halka açık Aselsan, iş
gördürürken alt üstlenicilerini devreye sokup sivillere, KOBİ'lere, özel
sektöre de destek verdiğini iddia ediyor. Eminim ki Aselsan'a verilen
birçok iş ihaleye çıkılarak veya özel şirketler arasında kabiliyetleri
olanlar çağrılıp Amerika'da olduğu gibi yarıştırılarak verilse, çok daha
ucuza mal edilecektir. Zaten bu yüzden özel şirketlerin, sivil
kuruluşların Aselsan'ın ilgi alanına girmesi istenmiyor, sürekli önleri
kesilerek, iş bilmeyen paşalarla koca şirketler yönetilmeye çalışılıyor.
Bu sebeptendir ki, 16. büyük ekonominin en büyük savunma sanayii şirketi dünya çapında ancak 80'inci olabiliyor. O da hazır işler, siparişler sayesinde. Yoksa kendilerinin üretip geliştirdikleri ve yurtdışına sattıkları adından söz edilebilir rekabetçi bir ürün yok. Rakamlar ortada... Eğer dışarıya sattıklarınızı içerideki kârınızla dengeliyorsanız buna ne ihracat denir, ne kâr, ne de işletmecilik. Bu durumda Aselsan'ın hangi ölçüde verimlilik esasıyla çalıştığını nereden bileceğiz. Özel şirketlerin daha ucuza yaptığı bazı işleri iptal ettirip, kendisine kaydırmasına ne diyeceğiz.
Sürpriz bir kararla görevinden istifa eden Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Memişoğlu, OYAK Yönetim Kurulu Başkanı olacakmış. Bence güzel bir gelişme, terfi dediğin böyle olmalı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Kamu Aydınlatma Platformu'na yapılan bildirimde, Memişoğlu'nun istifa ettiği belirtilmiş. Sivilleşme tarafında işler raconuna uygun yapılmış.
Dolduracağı koltuğun sahibi de 28 Şubat soruşturmasında tutuklanan OYAK Yönetim Kurulu Başkanı emekli Korgeneral Yıldırım Türker, yani fena bir ismin yerine gelmiyor. Hadi hayırlısı bakalım halka açık şirketi mi yönetmek kolay, yoksa direkt orduya bağlı olanı mı?
Bu sebeptendir ki, 16. büyük ekonominin en büyük savunma sanayii şirketi dünya çapında ancak 80'inci olabiliyor. O da hazır işler, siparişler sayesinde. Yoksa kendilerinin üretip geliştirdikleri ve yurtdışına sattıkları adından söz edilebilir rekabetçi bir ürün yok. Rakamlar ortada... Eğer dışarıya sattıklarınızı içerideki kârınızla dengeliyorsanız buna ne ihracat denir, ne kâr, ne de işletmecilik. Bu durumda Aselsan'ın hangi ölçüde verimlilik esasıyla çalıştığını nereden bileceğiz. Özel şirketlerin daha ucuza yaptığı bazı işleri iptal ettirip, kendisine kaydırmasına ne diyeceğiz.
Sürpriz bir kararla görevinden istifa eden Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Memişoğlu, OYAK Yönetim Kurulu Başkanı olacakmış. Bence güzel bir gelişme, terfi dediğin böyle olmalı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Kamu Aydınlatma Platformu'na yapılan bildirimde, Memişoğlu'nun istifa ettiği belirtilmiş. Sivilleşme tarafında işler raconuna uygun yapılmış.
Dolduracağı koltuğun sahibi de 28 Şubat soruşturmasında tutuklanan OYAK Yönetim Kurulu Başkanı emekli Korgeneral Yıldırım Türker, yani fena bir ismin yerine gelmiyor. Hadi hayırlısı bakalım halka açık şirketi mi yönetmek kolay, yoksa direkt orduya bağlı olanı mı?