6 Ekim 2010 Çarşamba

Emir erleri / Kürşat Bumin

BİLİYORSUNUZ, TSK’da bir zamanlar subayların “özel hizmetine” tahsis edilmiş “emir eri” (“emireri” mi yoksa?) denilen bir sınıf daha vardı. Bu uygulamayı—hangi tarihte kaldırıldığını bilmiyoru—yaşı müsait olan herkes gibi ben de hatırlıyorum. “Emir erleri” “vatan hizmetlerini”, emrine verilen subayın evinin önünde-avlusunda-bahçesinde ev halkının emirlerini yerine getirerek tamamlarlardı. Alışveriş, ev temizliği (özellikle de evin taban tahtalarının fırçalanması), çocuklara göz kulak olmak, sırasında çamaşır vs. Emirlerin lâyıkıyla yerine getirilmemesi durumunda “fizikî cezalandırma”ya tabi olmak da vardı tabii ki.

Birikim dergisinin bir sayısında Necmi Erdoğan’ın dikkat çekici bir yazısıyla karşılaştım. “Gündelikçi kadınlar, Emir Erleri ve Benzerlerine Dair ‘Aşağı sınıflar’, ‘Yüksek’ Tahayyüller” başlıklı bu yazının “emir erleri”ne ilişkin bölümünde yer alan bilgilerden bazıları şöyle: “Demokrat Parti’nin orduyla yaşadığı ilk çatışmalardan biri 1951’de emir erliğin kaldırılması girişiminde ortaya çıkmıştır. (...) Tartışmanın odağında emir erlerinin hizmetçilikte kullanılması ve emir erlerine çamaşır ve bulaşık yıkatmak, alışveriş yaptırmak, çocuk arabası dolaştırmak gibi özel işlerin yaptırılıyor olması yatmaktadır. Zamanın Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı olan Cevdet Sunay, bir insanın diğer bir insana hizmetçilik etmesinin ‘demokrasi zaviyesinden mütalaa edildiğinde’ ‘çirkin’ olabileceğini, ancak vatan aşkıyla yanıp tutuşan Türk milletinin subayın kıymetini bildiğini savunuyordu. Generale göre, ‘serdengeçti bir ruhla’ gecesini gündüzüne katarak vatan savunması için çalışan bir subay için emir ersiz bir hayat tasavvur edilemezdi ve subayın ‘geride bıraktığı ailesine hizmet edecek yardımcı bir insana ihtiyaç vardı.’ (...) Üstelik emir erleri ‘kendi ailesinde görmediği terbiyeyi subayın evinde görüyor’ ve ‘bir evlat muhabbetiyle’ besleniyordu.” (Yeni Şafak, 5.10.2010)